Menopoz

40’lı veya 50’li yaşlara geldiğinizde çocuklar büyümüş, ev sessizleşmiş, hayat biraz daha “kendinize kalmış” olabilir. Bu dönemde, bedeninizdeki ve ruh halinizdeki değişimlerle baş etmeye çalışırken, bazen küçük bir patinin sesi, bazen de mırıldayan bir kedinin sıcaklığı hiç beklemediğiniz kadar iyi gelebilir.

50’li yaşlara gelmiş, hâlâ adet gören ya da yeni yeni menopoza girmiş bir kadın olarak çevrenizden şöyle laflar duyabilirsiniz: “Artık o dönem bitti...” “Bu yaştan sonra aşk mı olurmuş?” “Sen artık anneannesin, cinsellik düşünülür mü?”

35 yaşına geldiğinizde regl düzensizlikleri başladıysa, gece terlemeleri, sinirlilik, dalgalı ruh halleri yaşıyorsanız “Yoksa erken menopoza mı giriyorum?” sorusu kafanızı kurcalıyor olabilir. Bu yaş için alışılmadık gibi görünse de bazı kadınlarda erken menopoz ya da düşük östrojen seviyesi 30’lu yaşların ortalarında başlayabilir. Bu durum her zaman kesin menopoz anlamına gelmez ama bedenin verdiği sinyalleri ciddiye almak gerekir.

Kadınlar için yumurtalıklar sadece doğurganlıkla ilgili değil, aynı zamanda hormon dengesinin de merkezidir. Bu sorunun cevabı, hangi yumurtalığın alındığına, ne kadarının alındığına ve diğer üreme organlarının durumuna göre değişir. Şimdi tüm detayları net bir şekilde açıklayalım.

Yumurtalıkların alınması (ooferektomi), bir kadının hem bedeninde hem ruhunda önemli değişimler yaratabilir. Sadece fiziksel bir ameliyat geçirmiş olmak değil; aynı zamanda hormonların, duyguların ve kendilik algısının da değişmesi söz konusudur. Bu dönemde şunları hissetmek çok doğaldır: Ruh hâlinde iniş çıkışlar Kendini eksik ya da farklı hissetme Kaygı, sinirlilik veya depresif duygular Bedensel değişimlere yabancılaşma

Yumurtalıkların alınması (tıptaki adıyla ooferektomi) birçok kadının hayatında ciddi bir karar süreci ve önemli bir dönüm noktasıdır. Bu süreçte en çok sorulan ve en çok kafa karıştıran sorulardan biri şudur: "Yumurtalıklarım alındı, artık cinsellikten keyif alamayacak mıyım?" "Cinsel isteğim biter mi?"